Erkeklerde, “Davis Kupası” Tenisin Dünya Kupasıdır…Kadınların ki ise “Billy Jean Kupasıdır”. Her ikisi de yakın geçmişe kadar tüm dünya ülkelerinin “Ulusal Takımlarının” birbirlerine deplasmana gittikleri ve tadına doyum olmayan karşılaşmalar yaptıkları bir mücadeleye sahne olurdu. İngiliz kökenli “Uluslararası Tenis Federasyonu – ITF” ve onun kibirli yöneticileri aldıkları yersiz kararlar sonucu sönmeye yüz tutan kurumlarını kurtarabilmek için bu güzelim oluşumu Pigue adlı Real Madrid’li bir futbolcunun şirketine sattılar. Bu şirket te Davis Kupasını kuşa çevirip açıkçası “tüydü” ! Şimdi bu azametli yöneticiler geriye dönüş çabası içindeler! Ama profesyonel tenisin içine artık nice turnuvalar öyle umman paralarla girdi ki yıldızların büyük bir çoğunluğu takvimin kesifliğini sebep gösterip ulusal takımlarından kaçınıyor.
İşte biz de bu karambolün içinde karşımızda Meksika’yı buluverdik. TTF sayesinde muhteşem bir hale bürünen, Tenis Eskrim Dağcılık (TED) Kulübünün kapalı-kortunda, izleyicilerimizin önünde ve nekkaremiz eşliğinde, karakter yapısı bizlere çok benzeyen bir rakibi karşımıza aldık. İlk üçü - tam tabiriyle ipin ucundan dönen – maçlar sonunda 5-0 kazandık. Gerçek şu ki başta Yankı Erel olmak üzere bizim takımın klası, grand-slam gençler şampiyonu olan tek bir oyuncusu hariç olmak üzere rakibimizin üstündeydi. Ama aynı maçlar Meksika’da olsaydı sonuç ne olurdu derseniz, “çok zor olurdu” yanıtını verirdim! Ne de olsa Davis Kupasında izleyici gücü adı sanı duyulmamış nice oyuncuyu dünya starları önünde galebe çaldı! Üstelik bizim nekkaremize karşı da onların trompetleri ve Mariachi’leri var!
Geleceğe doğru bakacak olursak Eylül ayının ikinci yarısında bir üst “Dünya” grubuna kafa uzatmak için daha zor rakipler bizi bekliyor olacak. Güçlerine göre sıralıyorum: Polonya, Yunanistan, Portekiz, Kazakistan, Kolombiya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Hindistan, Ekvator, Tunus, Peru ve Lüksemburg.
Ulusal Takımımız kutlarım. Ama burada da ipin ucunu kaçırmamakta fayda var…Bu sadece bir yengidir. Başarı ise süreklilkle gelişir. Yeri göğü inletmeyin…Sadece sevinin !
Medyaya ise PES! Sanki uykuya dalmış gibiler…Bir tek ayaktopunda uyanıyorlar! Ayıptır.
Hoşkalınız.
Bekir EMRE