Roland Garros kortları dünyanın en çekişmeli tenis maçlarına ev sahipliği yapmaktadır. Kiremit tozu karıştırılarak yapılan bu toprak kortlar bu nedenle “kırmızı pislik (red-dirt)” olarak anılır. Gerçekten de geleneksel olarak bardaktan boşanırcasına yağan yağmurun nemi ve izlerin silinmesi için zaman zaman sulanmasıyla bu kortlar anında bir çamur deryasına dönüşür. Ama artık ana-kortların çatılara sahip olmasıyla “Fransa Açık” kapatılmış sayılabilir…Hava muhalefeti turnuvanın yürümesine engel olmayacak.
Bu yıl ilginç başladı. İlk turlar bitti…Nadal’ın talihsizliği ve komşu kızı Sakkari’nin elenmesi haricinde de pek bir sürpriz olmadı. Ancak görüldüğü kadarıyla maçlar bilhassa erkeklerde evsahipleri ve ABD’li raketler için pek başarılı geçmiyor! Nadal’ın yokluğu, Djokovic’in dengesizliği göz önüne alınınca, önümüzdeki 10 gün boyunca çok ilginç skorlara hazır olmamız gerekiyor. Kadınlarda ise pek bir sürprizle karşılaşacağımızı sanmıyorum. Swiatek ile Sabalenka’nın, hükümranlığının sürmesi normaldir.
Tüm sporseverlerin dilindeki Nadal konusuna dönelim. Efsanevi raket ve tenis bilgesi John McEnroe’nun ortaya koyduğu gibi Nadal ile özdeşleşen Roland Garros’un onu seri-başı koymak için bir formül üretememesi adeta beceriksizlik! Heykelini diktikleri, 14 kez buradan zaferle çıkmış Nadal’ın kuranın da azizliği ile kendisine en ters gelen bir adamın karşısına ilk turda düşmesi sanki kaderin cilvesi, utancı da organizatörlerin başında gelen (FFT) Fransız Tenis Federasyonu’nun! Şahsi kanaatim Nadal’ın kendisini olimpiyatlarda deneyeceği ve orada alacağı sonuçlara göre kariyeriyle ilgili nihai kararı vereceğidir. Bu formu ile tenise son vermesi önce dünya sporu sonra da kendisi için çok büyük bir yazıktır.
FFT, her yıl gibi, yine burunları havada, bir başka ilginç karara daha imza attı. Yılların şampiyonu Caroline Wozniacki’ye bir organizatör hakkını (Wild Card-WC) çok gördüler. Onun yerine verdikleri 16 WC içinden maç kazanan sayısı sadece 3. Onlar için de 2 tur son durak olacaktır.
Roland Garros yazılarımız sürecektir…Sağlıcakla kalın.
Bekir Emre