Yılın ilk grand-slam turnuvası olan Avustralya Açık’ın başladığı şu günlerde tüm spor dallarında en merak edilen “Yapay Zeka – Artificial Intelligence (Aİ)”nın olası etkileri! Çağımızda bilhassa yaşı yarım asırdan fazla olanlar, kalbi atmayan unsurlara pek te olumlu bakmıyorlar…Onlara göre “Yapay Zeka, Sosyal Medya, İnstagram, GSM” olmasa da olur! Ama maalesef onlarsız da olunamayacağı ve bunların gitgide yaşantımıza daha fazla yön verecekleri aşikâr. Dolayısıyla bunların en azından ne olduklarını öğrenmek ve dünyamızın nerelere gidebileceğini kestirebilmek en doğru yol.
Tenis tek bir maç içerisinde benliğinde bulundurduğu dataların fazlalığı ile “Yapay Zeka” ile en iç içe olacak spor branşlarında biri olacaktır. “Yapay Zeka” yardımıyla oyun içinde ulaşılabilecek datalara ve maç ritmine uyarlanabilecek oyun modellerine insan gözüyle ulaşabilmek imkansız! “Yapay Zeka” sayesinde oyuncuların hem fiziksel hem mental açıdan gelişmek için gerekli anahtarlara ulaşmak çok kolay olacak.
Zaten, “Yapay Zeka” elektronik çizgi hakemliği ile çoktan tenis sporunun içine girmişti. Ardından “Sanal Gerçeklik” ile insanlar ekranla maç yapabilir hale geldi. Şimdilerde orta- hakemin yerine drone’ların konuşlanması tartışılıyor! Dolayısıyla “Yapay Zeka”’den kaçınmak pek olası değil.
“Yapay Zeka”, bir teniscinin oyun esnasında hangi stratejiyi uyguladığını, vuruş çeşitliliğini öğrenip, olası rakibin oyun stratejisini önünüze dökebiliyor. Keza bir tenisçinin can yoldaşı olan raketi, ayakkabıları bile fayda görecek “Yapay Zeka”’dan. Başlıca raket üreticilerinden Babolat bazı tip raketlerine sensörler yerleştirdi bile. Bu sensörlerin ulaştıkları datalar sporcunun telefonuyla bağlantı kuruyor! Olipp diye adlandırılan bir başka sensör raketinizin tellerine yerleştiriliyor ve Bluetooth vasıtasıyla vuruşlarınızla ilgili her türlü data sizlere ulaştırılıyor. Sanki koçunuzu cebinizde taşıyor gibisiniz!
Belki bana eski-kafalı diyeceksiniz ama emin olun bu sporu gerçekten yapan ve sevenlerin çoğu kortlarda robotlar izlemek istemiyor. Ama bilhassa erkeklerde ortaya konulan dipsiz paraların , müşterek bahislerin gırla gittiği tenis sporunda “Yapay Zeka”dan kaçış olabilir mi! Bizler yetişmeyiz ama eminim alt kuşağımız kortlarda robotları görecektir. Üç kuruş para için dünyanın en saygın spor organizasyonu olan “Davis Kupasını” kuşa çevirip İspanya’da bir mahalle kortuna gömen “ITF – Uluslararası Tenis Federasyonu” nun böyle bir önlem alabileceğini hiç sanmıyorum.
-------------------------------------------------------
Evet Avustralya başladı. Maalesef oyuncumuz Zeynep Sönmez ilk turda ev sahibinin bir tenisçisine 3 sette yenilerek, Melbourne’a veda etti. Kendisini çekirdekten tanıyan ve destekleyen bir gazeteci dostuma “…mutlaka ki ilk 100 içine girmenin başarısı yadsınamaz. Ancak ilk 100’e kadar olan arenanın yerini artık gayya kuyusu alıyor! Esas zorluk şimdi” demiştim.
Biz millet olarak başarıya o denli açız ki, o başarıyı yakalamak için gereken basamakları sonsuz bir sabır ve süreklilikle, bir bir çıkmak gerektiğini bir kenara atıyor adeta unutuyoruz. Sporun en yetkin olması gereken sorumluları bile son sürat gaza basıyor. Genç bir oyuncunun bundan etkilenmemesi olası mı? Sporcu olgun, aklı başında, ritmini ayarlamış, güzel güzel yol alıyor. Bunu bozmanın bir alemi var mı? Ama, o medyatiklik var ya…Ah o instagram fotoları…Ah sosyal medya!
Evet yılın ilk turnuvası olması nedeniyle her türlü sürprizin torba dolusu karşımıza çıktığı Avustralya Açık bu statüsünü bilhassa kadınlarda bozmadı. İşin ilginç yanı elenenlerin çoğu yakın geçmişin grand-slam finalistleri hatta şampiyonları : Stephens, Kenin, Ostapenko, Azarenka. Erkeklerde ise komşu çocuğu Tzitsipas ilk yenilenlerden.
37 yaşında 25. Grand-Slam turnuvasını kazanabilecek mi sorusu çok gündeme gelen Djokovic, ise artık kanıksadığımız ilk tur travmasını atlattıktan sonra toparlandı ve “hala buradayım” dedi! Fikstüre bakınca çeyrek-finale kadar pek zorlanmayacağını düşünüyorum. Orada karşısına herhalde Alcaraz gelir.
Melbourne’da tam 33 ABD’li var. 19’u kadın 14’ü erkek. Gerçekten çok uzun süregelen bir yatırım oldu bu. Ancak aralarında zirveye oynayacak tek kişi var : Gauff. Gerçekten bu kızcağız uğraştı didindi ve sonunda böyle bir saptamaya değer oldu. Yolu pek engelli değil. Bakalım Sabalenka ile güzel bir yarı-final izleyebilecek miyiz? (…Devam edecek!)
Hoşkalınız,
Bekir EMRE