Sevgili Süleyman Ağabey;
Sen bu dünyadan göçüp gittikten sonra Beşiktaş'ta çok şeyler değişti. İlk başta, "Değerler manzumesi" olarak tanımladığın bu kulüpte bazıları, "Seba'nın izinden gidiyorum" diye mirasçı olduğunu ilan etti, mirasyediye dönüştü.
Ahmet Nur Çebi, Fikret Orman'ın ipini çekti, Hasan Arat, Çebi'ye daha beterini etti. Son yıllarda Beşiktaş'ta, "ibrasızlık" geleneği, eski başkanlar için tenzili rütbe oldu. Ne hırsızlıkları kaldı, ne uğursuzlukları(!)
Üstelik, eski başkanlar için senin yanında söz söyleyen olabilir miydi? Bugün o başkanlar, korumalarla siyah-beyazlı sıralarda...
"Herkesi bir zaman için aldatabilirsiniz. Bazı kişileri her zaman aldatabilirsiniz. Ama herkesi her zaman aldatamazsınız" derken, ne kadar da doğru demiştin... Sen kimseyi aldatmadın ama senin adınla aldatanlar çok oldu.
Hani, "İnsanlarla yaşadım; insanı öğrendim. İnsanlarla yaşadım; insanlığı öğrendim. İnsanlarla yaşadım; insanlardan nankörlüğü gördüm. Dostlarım, dostlarım... Ama ben dostlarımdan çok korkarım" demiştin ya, işte o dostlar(!) hala senin sırtından nemalanma çabasında...
Biliyorum, hiçbir zaman taraftara oynamadın, taraftarla oynamadın. Bazı amigoların sana küfür edip-ettireceğini bile bile, kulübün kapısından içeri sokmadın.
Bugün "holigan kılıklılar" bırakın kulübü, genel kurulda... Gençlerin ruhuyla oynayan, onların delikanlı tarafını ateşleyen, daha doğrusu kullananlar da genel kurulun huzurunda...
"Üç büyük" kulüp de, Beşiktaş'ın büyüklüğünü, senin sayende tartışmazdı, tartışamazdı. Süleyman Seba'nın varlığı bile onlara yeter, artardı. "Efendilik" senin sayende Beşiktaş'ın sıfatı olmuştu. Ama bugün öyle mi ya... Herkesle kavgalı, herkesle tartışmalı...
Şimdi senin koltuğunda, Hasan Arat var Süleyman Ağabey... Biliyor musun, aynı zamanda Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkan Yardımcısı... Hani hepimizin, "olimpik ruh" karşısında önünü iliklediği, sonucun değil fair play düşüncesinin önderlik ettiği bir kurumsal yapının yönetim kurulunda...
Beşiktaş'ın geçmiş başkanlar aleyhine, "ağız dolusu" şeyler söylemekten çekinmeyen, genel kuruldaki küfürlü tezahüratlara gülerek alkış tutan, -sosyal medya kullanımını tasvip etmesem de- bir gazetecinin darp edilmesine suskun kalan bir TMOK Başkan Yardımcısı...
Takım sonuçlarını hiç yazmayacağım bile ağabey... Çünkü sen, "şerefli ikincilik"lerin, "şerefsiz şampiyonluk"lardan çok daha değerli olduğunu en iyi bilenlerdensin... Bugün Galatasaray derbisinde şöyle olmuş, böyle olmuş desek ne fayda?
Mektubuma burada son verirken, sana en büyük görevimiz, bir fatiha... Ama bil ki, "Beşiktaş ruhu"na ve "Efendi" misyonuna da el fatiha...
Mustafa Anıklı ( Milliyet )
mustafa.anikli@milliyet.com.tr