Avustralya Açık’ta final günleri yaklaştıkça Z Kuşağı gençler ve sürpriz oyuncular yavaş yavaş ortadan kaybolmaya başladı, sahne ise çoğunlukla olduğu gibi şampiyonluk için olağan şüpheli isimlere kaldı. Yarı final tablosu erkeklerde Djokovic-Sinner-Zverev ve Ben Shelton; kadınlarda ise Sabalenka-Swiatek-Badosa ve Madison Keys olarak şekillendi, tablodaki isimlerin genel anlamda tahmin edilen ve kimsenin itirazı olmayacak oyuncular olduğu söyleyebiliriz. Buradan erkeklerde Jannik Sinner – Alexander Zverev, kadınlarda ise Aryna Sabalenka – Madison Keys finalleri çıktı, bu finaller sonucunda ise Madison Keys ve Jannik Sinner Avustralya Açık şampiyonları oldular.
Sabalenka & Zverev
Oyuncuların hepsi çok kıymetli özellikle şampiyon isimler çok özel ama söze öncelikle buralara yıllar içinde aynı yollardan geçerek gelen finalistler Sabalenka ve Zverev ile başlamak gerekiyor. Ayna Sabalenka ilk olarak parlamaya başladığı 2017 yılından itibaren kendisinden beklenti çok büyüktü, kadınlar tenisinde en büyük farkı yaratabilecek büyük bir servisi ve vuruş gücü vardı. İlk yıllarda Belaruslu oyuncu aslında beklentileri belirli bir ölçüde karşıladı, masters turnuvaları kazandı, finaller oynadı ancak özellikle grand slam turnuvalarındaki performansı ve bir türlü 3.turun ötesini görememesi çok eleştirildi. Gücünü ve oyununu kontrol edemeyen, maçların içinde özellikle mental olarak kolay kırılarak kazanacağı maçları da kaybeden, aynı oyun içerisinde 2 ace ve 2 çift hata üretebilen bir oyuncu olarak onun bu zaafları özellikle Avustralya Açık veya Wimbledon gibi grand slam turnuvalarında Sabalenka’yı üst turlardan hep uzak tuttu.
Daha sonra sürpriz bir kararla antrenör ve psikolog ekibi ile yolları ayırıp yalnız kalmayı tercih etti çünkü ona göre sorunu zihinseldi ve bunu ancak kendisi çözebilirdi. Bu çözüm yolu işe yaradı ve ortaya bugünkü yeni sürüm Sabalenka çıktı. En büyük zaafiyeti olan “kırılganlık “ problemini ortadan kaldıran Sabalenka artık müthiş servisi ve daha da çeşitlendirdiği güçlü vuruşları ile rakiplerine kortları dar ediyor, 2023 ve 2024 yıllarında 2 Avustralya Açık şampiyonluğu kazanarak üzerindeki grand slam baskısını da tamamen ortadan kaldırdı. Belaruslu oyuncu istediği noktaya 3-4 sene gecikmeli de olsa gelmiş gibi görünüyor.
Cumartesi günkü finalde ise Sabalenka ilk sete tedirgin başladı ve çok hata yaptı, ikinci setin başından itibaren toparlandı ve bu seti rahatlıkla aldı. Maçın final setine gideceğini anlayan Madison Keys de tüm gücünü ve konsantrasyonunu final setine saklayınca sıkı bir final seti seyrettik, Sabalenka kritik noktalarda hatalar yaparak Madison Keys’e “ aralıklar “ bıraktı, Amerikalı oyuncu da bu aralıklardan sızarak son seti 7-5, maçı da 2-1 le finalize ederek şampiyon oldu, bu anlamda farkı aslında son setteki küçük detayların belirlediğini söylemek gerekiyor. Ancak Madison Keys’in geçen zaman içinde bir dönüşüm geçirdiğini de belirtmek lazım çünkü daha önceki Keys olsa 2.setin sonunda kırılabilirdi ancak Amerikalı oyuncunun kaybettiği 2.setin ardından daha güçlü ve toparlanmış olarak maça dönebilmesi kendisine şampiyonluğu kazandıran büyük bir artı oldu. Her şeye rağmen Sabalenka’nın turdaki en güçlü oyuna sahip tenisçi olduğunu ve özellikle önümüzdeki tüm majörlerin net favorisi olduğunu söyleyebilirim. Iga Swiatek’te ise tüm o ihtişamlı görünümüne rağmen kesinlikle ciddi bir eksiklik olduğunu düşünüyorum, Avustralya Açık’ta bu çok net olarak görüldü, bu anlamda Iga Swiatek başka bir yazının konusu olacak.
Alexander Zverev de Sabalenka ile aynı dönemde 2017 sezonunda kendisinden büyük beklentiler olan bir oyuncu olarak ortaya çıktı. Federer, Djokovic ve Nadal’ın hala hızlı sezonlarını yaşadıkları o yıllarda Zverev 2017 ve 2018’de toplam 9 turnuva şampiyonluğu kazandı, bu şampiyonlukların 3 tanesi masters ve 1 tanesi de 2018 sezon sonu finaliydi, hal böyle olunca tenis dünyası yeni yıldızını bulduğunu sandı. 2018 yılında Tenis Dünyası Dergisi’ne yazdığım Zverev yazısında “ Zverev kariyerini grand slam kazanmadan tamamlayabilir “ öngörüsü o dönem biraz şaşkınlıkla karşılanmıştı ama tahminim doğru çıktı. Korttaki kırılgan yapısı Alman oyuncunun gerçek performansını göstermesini engelledi ve özellikle makine düzeninde oynayan 3 büyük oyuncu için majör turnuvalarda çok kolay bir hedef haline geldi.
Zverev bugün 27 yaşında ve hala bir grand şampiyonluğu yok. Ancak Alman oyuncunun mental yapısı ve oyun gücü gelişti, artık kortta daha olgun ve zor kırılan bir tenisçi var. Zverev’in oyun gücü ve mental yapısı belki ileri gitti ama bu sefer de Alman oyuncu çok fazla kontrollü bir oyun oynamaya başladı. Kontrollü oyun stratejisi devam ettikçe kortta vuruşlarda risk almayan Zverev’in tenisi yumuşadı ve temposu düştü. Baş altı rakiplere karşı belki bu oyun yeterli gelebilir ancak Jannik Sinner gibi yüksek kalibre bir rakibe karşı daha agresif oynamak ve risk almak zorundasınız.
Final maçında Zverev’in en büyük sıkıntısı bu oldu, tempoyu arttırmasanız rakibiniz üzerinde baskı kuramazsınız ve rakip hiç baskı altında kalmadan rahat oynamaya başlar, hele karşınızda Sinner veya sağlıklı bir Djokovic gibi biri varsa sizi 3 sette ezer geçer. Bunların üzerinde bir de Zverev’in geçmişten getirdiği başarı baskısı ve “ final sahnesi korkusu“ da yüzeye çıkmaya başlayınca Alman oyuncu hem oyun hem de mental olarak kilitlendi ve final maçında Sinner için çok kolay bir rakip haline geldi. Jannik Sinner ise gerek oyunu gerekse sakinliği ve olgunluğu ile önümüzdeki 10 senenin erkekler tenisinin Alcaraz ile beraber lokomotifi olacak gibi görünüyor.
Djokovic : Farklı Biri
Ve Novak Djokovic… Yer Roland Garros, sene 2023. Kazandığı 3.tur maçından sonraki basın toplantısında durgun görünen Djokovic kendisi ile ilgili şöyle bir tespit yapmıştı : “ Başarılar ve kazanımlar çok güzel ama artık 36 yaşındayım, bu yaşta sakatlıklar daha zor geçiyor, vücudun toparlanması uzun sürüyor, bu açıdan bakınca ne kadar daha devam edebilirim bilmiyorum”. Sırp oyuncu bu sene Melbourne’e 25.grand slam şampiyonluğunu kazanmak için geldi, yanında da antrenör olarak zamanında en büyük rakiplerinden olan Andy Murray’i getirdi. Yarı finale kadar gelen Djokovic’e vücudu daha fazla izin vermedi ve Zverev karşısında 2.sette maçı yarıda bırakmak zorunda kaldı.
Sırp oyuncu artık 38 yaşında belki de kendisi ile ilgili korkularının daha gerçek görünmeye başladığı bir dönemi yaşıyor. Djokovic farklı bir karakter, bu tarz sıkıntıları da kendi içinde çok farklı yaşayan birisi. Roland Garros’ta özellikle Suzanne Lenglen kortunda sabah antrenmanlarında kendisini yakalamak çok iyi oluyor, saha bölümüne seyirci de giremediği için çok kereler sadece antrenörünün olduğu sakin bir ortamda sohbet etme fırsatımız oldu. O sohbetler sırasında ilk fark ettiğim özelliği kesinlikle kameralar önündeki Djokovic ile arkadaki Djokovic’in farklı biri olduğuydu, Sırp oyuncunun arka planda daha sakin ve duygusal biri olduğunu söyleyebilirim. Bütün bu başarılarına rağmen özellikle kariyeri ile ilgili içinde çok fazla endişe olduğunu görebiliyorsunuz, bu hafta Melbourne’de yaşadığı şeyler Djokovic’in kendisi ile ilgili belki de en son görmek istediği gelişmeler. Dolayısıyla görünenden çok farklı ve değişken bir karakterle karşı karşıya olduğumuzu hiç unutmamız gerekiyor.
İşin saha ve istatistik tarafında ise Djokovic bugün turda üst düzey 15-20 tenisçinin toplamda kazanabileceği şampiyonluk sayısı ve istatistiklere tek başına ulaşmış bir oyuncu olarak çok farklı bir seviyede bulunuyor. Bu spora 30 senedir emek veren Djokovic sadece tenis değil, Michael Jordan, Usain Bolt veya Messi gibi sporun bu yüzyılda yetiştirdiği en büyük sporcuları arasında yer alıyor, bunu da zaten en fazla Djokovic’in rakipleri dile getiriyor. Bu anlamda Sırp oyuncu gerçekten çok büyük bir sporcu ve atlet. Bundan sonrası ne olur, bunu Djokovic’in fiziksel olduğu kadar mental durumu ve kararları da belirleyecek. Ancak ben en azından 2026 sonuna kadar Sırp oyuncunun oynamaya devam edeceğini ve 25 grand slam hedefini zorlayacağını düşünüyorum.
Melbourne’de Çiftler Şampiyonları
Avustralya Açık’ta çiftlerde erkeklerde Finlandiyalı Harri Heliovaara ve İngiliz Henry Patten; kadınlarda ise Çek Katerina Siniakova ve Amerikalı Taylor Townsend şampiyon oldu. Tüm bu 4 ismin ortak özelliği tüm oyuncuların daha önce çiftlerde Wimbledon şampiyonu olmalarıydı. Tabii ki burada Katerina Siniakova’yı ayrı bir yere koymak gerekiyor, bu seneki şampiyonluk Çek oyuncunun 10. çiftler grand slam şampiyonluğu oldu. Siniakova’nın portföyünde 3 Avustralya Açık, 3 Wimbledon, 3 Roland Garros ve 1 Amerika Açık şampiyonluğu bulunuyor.
Avustralya Açık’ta Dikkat Çeken Gelişmeler
Seyircilerin Protestoları : Danielle Collins’in 2.turda maç boyunca seyirci tarafından protesto edilmesinin yankıları sürerken, Cuma günü de maçı yarıda bırakınca aynı protestodan Djokovic’te nasibini aldı, o kadar ki Zverev maç sonu röportajında “ Djokovic gibi bir spor ikonuna bunu yapmayın “ demek zorunda kaldı. Genel anlamda ise Melbourne seyircisinin 2 hafta boyunca gösterdiği tepkiler turnuvaya damga vurdu.
Harika Çift Gael Monfils & Elina Svitolina : Tenis dünyasının en sempatik çiftlerinden olan Monfils & Svitolina’nın aynı günde 4.tura yükselmesi, hele Monfils’in bunu 38 yaşında başarması kesinlikle turnuvanın “ en “ lerinden birisiydi.
Eva Lys Mucizesi : Alman oyuncu Eva Lys elemelerde finalde kaybedip, ülkesine dönme hazırlığı yaparken “ Şanslı Kaybeden “ kontenjanından alındığı ana tabloda 4.tura kadar yükselerek turnuvanın hikayelerinden birisini yazmış oldu.
Learner Tien ve Alex Michelsen Performansları İle Parladı : 19 yaşındaki Tien ve 20 yaşındaki Michelsen’in Melbourne’de 4.tura kadar yükselmesi büyük etki yaptı. Özellikle Tien’in elemelerden geldiğinin ise ayrıca altını çizmek gerekiyor.
Junior Şampiyonları : Junior Kızlar kategorisinde Japon Wakana Sonobe, erkeklerde ise İsviçreli Henry Bernet Avustralya Açık şampiyonu oldu. Geçen senenin Amerika Açık finalisti olan Wakana Sonobe bu şekilde ilk grand slam şampiyonluğuna ulaşırken, Roger Federer’in Basel’de yetiştiği tenis kulübünde yetişen Henry Bernet ise Melbourne’de junior kategorisinde şampiyonluk kazanan ilk İsviçreli tenisçi oldu.<
Alp USTAOĞLU